Hava gravimetrisi, hava araçları kullanılarak yerden birkaç kilometre yükseklikte gravite vektörü bileşenlerinin ölçümü olarak tanımlanabilir. Yaklaşık yarım asırdır jeodezi ve jeofizikte kullanılmakta ve yerden ulaşımın güç ve/veya imkânsız olduğu geniş alanların hızlı ve nispeten uygun maliyetlerle ölçülmesine hizmet etmektedir. Hava gravimetrisi; gözlenebilir sinyal büyüklüğü, çözünürlük ve kapsama alanı açısından yersel ve uydu gravimetrisi arasında kalan bir tekniktir ve her iki tekniğin zayıf yönlerini kapatmayı amaçlamaktadır. Örneğin; yersel tekniklerle haftalar/aylar sürebilecek bir etüt çalışması, hava gravimetrisi ile birkaç günde tamamlanabilmektedir. Ancak, hava gravimetrisi verilerinin sinyal gücü, çözünürlük/detay ayırma ve doğruluğu yersel verilere oranla daha düşük, uydu verilerine oranla daha yüksektir.
Hava gravimetrisinin tarihi 1960’lı yılların başlangıcına uzanmaktadır. O tarihlerde sabit ve döner kanatlı hava araçları ile yapılan ilk denemelerde, düşük konumlama doğruluğu ve yeteri duyarlılığa sahip olmayan gravimetrelerin kullanımı nedeniyle ancak 10 mGal seviyelerinde doğruluklara erişilebilmiştir. İlave konumlama sistemi destekli ataletsel navigasyon birimi (IMU) ile hava gravimetrisi çalışmaları, 1980’lerden sonra GPS sinyallerinin topluma açık hale gelmesiyle birlikte daha da önem kazanmıştır.
Yersel gravimetri ile doldurulamayan veri boşlukları, gravite alanı modelleme ve yorumlama çalışmalarında temel problemlerden biridir. Türkiye’de yersel gravimetri uygulamanın zor hatta imkânsız olduğu geniş su alanları, sahil şeritleri ve engebeli araziler gibi birçok coğrafi detay bulunmaktadır. Hava gravimetrisi, bu alanlardaki veri boşluklarının doldurulması için kaçınılmaz bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Harita Genel Müdürlüğü koordinatörlüğünde yürütülmüş olan “Türkiye Yükseklik Sisteminin Modernizasyonu ve Gravite Altyapısının İyileştirilmesi Projesi (2015-2020)” kapsamında 2018 yılında navigasyon-dereceli bir IMU tedarik edilmiştir.
IMU/GNSS entegrasyonuna dayalı hava gravimetrisi sistemi ile 2019 yılından itibaren Harita Genel Müdürlüğü envanterindeki Beechcraft King Air B-200 ve B-350 uçakları ile düşük hız ve irtifada gravite verisi toplanmaktadır.